Sühreverdiyye Tarikatinin Yayılması ve Gelişimi | rifai.org | Rifai Sufi Web Sitesi

Rifai .org / Hz. Ebu Hafs Şihabuddin Ömer es-Sühreverdî

Rifai Sufi Web Sitesi

Sühreverdiyye Tarikatinin Yayılması ve Gelişimi

Sühreverdiyye tarikatı, Şihabuddin Ömer Sühreverdî Hazretlerinin yaşadığı dönemde Irak, Suriye ve İran’da, vefatından sonra da Türkistan, Hindistan ve Anadolu’da yayıldı. Osmanlı devletinin kuruluş yıllarında Anadolu’da Avârif geleneğiyle birlikte Sühreverdîlik de yayılma istidâdı göstermiştir. Sühreverdîliğin Anadolu’da en yaygın kolları arasında Zeyniyye gelmektedir. Zeyniyye, Zeynüddin Hâfî’nin kurduğu Sühreverdî tarikatına bağlı bir koldur.

Tarikat-ı Sührevediyye, Sühreverdî Hazretlerinin halifelerinden Zekeriyya Multani tarafından Hind kıtasına yayılmıştır. Çok kuvvetli bir ehl-i sünnet nüvesi olan bu tasavvûfî yolun, dini, siyasi, ahlaki ve iktisadi açılardan Asya’nın güneyine ışık getirdiği ve manevi dokuyu beslediği görülür. Zengin olmaya karşı çıkmadan halkı himaye eden, medrese-tekke ikiliğinde mantıklı bir dengenin ifadesini koruyan bu tarikat mensupları, bölgedeki hayatı büyük ölçüde etkilemişlerdir.

Şeyhü’ş-Şüyûh lakabıyla marûf Şihâbüddin Sühreverdî’nin huzurunda tevbe ederek tarikat hırkası giyen mürîdlerinin sayısı binlere ulaşmıştır. İntisabı kesin olarak bilinen ve kendisinden halifelik icazeti almış bulunan halifeleri ve bazı mürîdleri şöyle sıralanabilir:

1. Ebû Câfer Muhammed b. Ömer es-Sühreverdî (655/1257)
Sühreverdî’nin vefatından sonra Bağdat’taki nüfûzunu devam ettiren bu halifesi, “İmâmüddin” lakabıyla meşhur olup Hz. Sühreverdî’nin oğludur. Sühreverdî’den sonra tarikatı daha da sistemleştirmiştir. Dönemin meşhur alim ve muhaddislerinden dersler alarak kendini yetiştiren Ebû Câfer, babası gibi diplomatik seyahatlere de gitmiştir. “Zâdü’l-Müsâfir ve Edebü’l-Hâdır” adıyla tarikat adabı, usul ve erkanı ile ilgili bir eseri mevcuttur.

2. Bahâüddîn Zekeriyyâ el-Multânî (661/1262)
Hz. Ebû Bekir soyundan olan Muhammed b. Kâsım’ın torunudur. Pakistan’ın Pencab eyaletinin Multan şehrindendir. İlk tahsilini memleketi olan Multan’da
yaptıktan sonra dönemin ilim merkezlerinden biri olan Buhârâ ve Horasan’a gitti. Daha sonra Hicaz bölgesine giden Zekeriyya, beş yıl bu bölgede kaldı. Memleketine dönerken Bağdat’ta ve Sühreverdî Hazretleri ile tanıştı. Hz. Sühreverdî’den halifelik icazeti alarak, Multan’a döndü. Multan’da çok sayıda müridi oldu. Zekeriyya Multânî’nin yetiştirdiği halifeler arasında oğlu Sadreddin (684/1286), Fahreddin Irâkî (688/1289)166 ve Emir Hüseynî Herevî (718/1318) gibi ünlüler de vardır. Bunlardan Irakî,168 Hemedanlı olup Multan’a gitmiştir. Orada Zekeriyya Multanî ile tanışıp mürîdi ve kızıyla da evlenerek damadı olur. Daha sonra Konya’ya gelen Irâkî, burada Sadreddin Konevî ve Mevlânâ ile tanışır.169 Lemaât isimli eserini Konya’da yazmıştır.170 Daha sonra önce Kahire’ye sonrada Şam’a gider ve orada vefat eder. Tarikatın bu bölgelerde yayılmasına hizmet etmiştir. Emir Huseynî ise Herat’lı olup asıl adı Huseyn b. Alim b. Hasan Huseynî’dir. Önce Zekeriyya Multânî’den sonra da Sadreddin Multânî’den feyz almıştır. Bu zat, tarikatın Afganistan bölgesinde yayılmasında etkili olmuştur. Sühreverdiyye tarikatının Bahâiyye adlı kolunun kurucusu olmuştur. Zekeriyyâ Mültânî’nin bir diğer meşhur mürîdi ise devrin şairlerinden Sâdât el-Gûrî Hüseynî’dir.

3. Necîbüddin Ali b. Buzguş/Buzgaş eş-Şirâzî (678/1279)
Hicazda bulunduğu bir sırada Sühreverdî ile tanışan Necîbüddin, onun mürîdi oldu. Seyr-u sülûkunu tamamlayıncaya kadar şeyhine hizmet eden bu zat Bağdat’ta uzun yıllar kaldıktan sonra memleketi Şiraz’a dönerek vefatına kadar tekkesinde irşâd faaliyetlerinde bulundu. Sühreverdîyye tarikatının bir kolu olan “Buzguşiyye” veya “Necîbiyye”nin kurucusu olarak kabul edilen bu zat vefat edince yerine oğlu Abdurrahman (716/1316) geçmiş ve şeyh olarak babasının faaliyetlerini devam ettirmiştir. Şeyh Abdurrahman Avârif’i Farsça’ya tercüme etmiştir.

4. Kemâleddin İsfahânî (635/1237)
Sühreverdî ile ne zaman tanıştığını bilemediğimiz Kemaleddin’in asıl adı Ebü’l-Fadl İsmail b. Cemâleddin Abdurrezzak’tır. Büyük bir şairdir. Sühreverdî ile
tanıştıktan sonra uzunca bir dönem inzivâ hayatı yaşamış, Sühreverdî’nin vefatından sonra da İsfahan’a dönerek irşâd faaliyetlerine başlamıştır. Tekkesinde irşâd ile meşgulken Moğollar tarafından şehit edilmiştir.

5. İzzüddin İbn Abdüsselâm (660/1262)
“Mısır müftüsü” lakabıyla meşhur olan bu zat Sühreverdî’den tarikat hırkası giymiş ve ondan tarikat almıştır. Fıkhî konularda tavizsizliği ile tanınan İbn
Abdüsselam’ın Sühreverdî’ye intisap etmesi Sühreverdî’nin nüfuzun göstermesi açısından dikkat çekicidir. İbn Abdüsselam’ın fıkıh ve tasavvuf alanlarında bir çok eseri vardır.

6.Sâ’dî Şirâzî (691/1292)
Ünlü şair İranlı Şeyh Sa’dî, Sühreverdî ile görüşmüş ve kendisinden tarikat almıştır. İlim tahsili için geldiği Bağdat’ta Nizamiye medresesinde okumuş ve bu dönemde Sühreverdî ile tanışmıştır.

7. Ebu’l-Abbâs el-Kastallânî (684/1285)
Hicri 614 yılında Mısır’da doğdu. Küçük yaşta Mekke’ye yerleşti ve tahsilini orada tamamladı. Fıkıh ilminde söz sahibiydi.

8.Ebu’l-Abbâs el-Farukî (694/1285)
Vasıt’ta doğmuştur. Müfessir, kâri ve Şafiî fakihidir. Hicrî 629’da Bağdat’a gelerek Şihâbüddin’den hadis dinlemiş, tasavvufî eğitimini alarak hırka giymiştir.

9. Ziyaeddin Mesud el-Kazerûnî:
Bu zat Şîraz’da Muzafferî hastanesinde göz hekimliği yapmıştır. Sühreverdî’nin mürîdidir. İranlı meşhur tıp ve matematik alimi olan Kutbüddin-i Şîrâzî’nin babasıdır.

Sühreverdîyye