Hz. Pir Sâdeddin Cebâvî’nin kesbi olarak tarikat nisbetini aldığı Şeyh Abdullah Mezîd eş-Şeybânî’nin, Hz. Pir Ahmed er-Rifai’nin (ks) halifelerinden olduğunu, kayıtlar göstermektedir. Hz. Pir Sâdeddin Cebâvî’nin yaşarken Hz. Pir Ahmed er-Rifai ile görüşmüş olduğu da, bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Sâdîyye erkânı ve usülleri, Rifaiyye ile benzerlikler göstermektedir.
Meşrebi, Hz. Musâ’nın (as) mizaç ve meşrebine benzeyen Şeyh Sadeddin Cebâvî’nin, atak, yardımsever, güvenilir, korkusuz, gerektiğinde sert davranabilen bir mizaçta olduğu; sık sık cezbeye kapıldığı, yırtıcı hayvanlar üzerinde tasarrufunun bulunduğu, akıl hastalarını tedavi ettiği, kerâmet sahibi bir zât olduğu ve bu özelliklerin kendisinden sonraki Sâdî şeyhlerinde de görüldüğü kaydedilmektedir. Sâdîyye ritüelleri, bu tarikata mensub olanların sık sık cezbe hali yaşadıklarını göstermektedir.
Sâdîyye erkânında görülen şifa ritüelleri arasında, ‘devse’ uygulamasına da rastlanır. Bu uygulamada, şifa bulmak isteyen hastalar yüzüstü yere uzanır. Devseyi icra eden Sâdî şeyhi, Hz. Pir Sadeddin Cebâvî’nin yapmış olduğu usülde, hastaların üzerinden yürüyerek (bazen bir atın üzerinde) geçer. Bu ritüel sırasında yerde yatanların hiçbir acı hissetmedikleri ve şifa buldukları gözlenir. Bu ritüel için yere uzanmak isteyenler arasında, heyecan ve vecd dolu bir izdiham yaşandığı bilinmektedir.
Sâdîyye ile ilgili kaynaklar, Hz. Pirin en meşhur kerametinin, kendisine bağlananları büyük günaha düşmekten koruması olduğunu anlatır. Mürid ne zaman böyle bir duruma yönelse, karşısında Şeyhin ruhaniyetini bulur ve bu onu günahtan alıkoyar.
Hz. Pirin, kendisine şifa niyazı ile gelenleri geri çevirmediği, niyazı gerçekleştirmek için gerektiğinde büyük fedakârlıkta bulunduğu, bu olaylar neticesinde niyazı gerçekleşenlerin tevbe ederek Allah yoluna bağlandıkları bilinmektedir.