Haçlı seferlerinin Müslüman topluluklar üzerindeki istilâsını sona erdiren ve istilâcıların geri çekilmesiyle sonuçlanan Müslüman hareketini başlatan komutan İmâdeddin Zengi, Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretlerinin (ks) en yakın halifelerinden biridir. Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri (ks) ile ilgili yazılmış en güvenilir kaynaklar sayılan ‘Kitab İrşad el-Müslimin li Tarika Şeyh el-Muttakin’ ve ‘Tabakat Hırka el-Sufiye el-Müsemma Tiryak el-Muhibbin’ isimli 13. yüzyıl tarihli eserlerde Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretlerinin halifesi İmâdeddin Zengi Hazretleri ile ilgili detaylı bilgi verilmektedir. İmâdeddin Zengi Hazretleri’nin Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri ile ilk karşılaşması, menâkıbnamelerde şöyle anlatılır: Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri’nin (ks) isminin henüz tanınmaya başladığı yıllarda, dönemin Abbasi halifesi O’nun meclislerinde dini ibadetin raks ve müzikle icra edildiğini, bu meclislerde kadınlar ve erkeklerin bir arada bulunduğunu işitir. İmadeddin Zengi Hazretlerini bir asker ve kumandan olarak bu duruma son vermekle görevlendirir ve Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri’ne verilmek üzere bir küp dolusu şarap gönderir. Şarap doldurulmuş olan küp, Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri’nin huzurunda açıldığı zaman, içinin şarapla değil, bal şerbetiyle dolu olduğu görülür. Daha sonra Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri, bir kavanozun yarısına kadar su konulmasını ister; bu suyun üzerine bir pamuk parçası koyar ve pamuğun üzerine bir parça zift sürdükten sonra kavanozun kapağını kapatır. İmâdeddin Zengi Hazretlerinden bu kavanozu halifeye götürmesini ister ve şöyle der: “Bu kavanoz içindekilerinin birbirine karışmadan durmasını sağlayan kişi, kadın ve erkeklerin aynı mecliste karışmadan bulunabilmelerini de sağlayabilir.” İmâdeddin Zengi Hazretleri, bu karşılaşmadan sonra Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri’nin sadık hizmetkârı olur ve kendisi tarafından halifesi olarak görevlendirilir.
Haçlı seferlerini anlatan tarihsel kaynakların ifadesiyle, İmâdeddin Zengi, 1085-1146 yılları arasında yaşamış, Haçlılar ve Müslümanlar arasındaki savaşın kaderini değiştirmiş, kutsal topraklarda Müslüman birliğinin kurulmasını sağlamış olan büyük bir komutan ve devlet adamıdır.. Haçlı seferlerinde yaşayan vakanüvisler, onu ‘takdir-i İlâhi’nin Müslümanlara armağanı’, Haçlılara karşı mücadelenin ilk büyük savaşçısı, ‘el-Melikü’l mansur’, ‘Zeyn’ül islam’ ‘Nâsir-i emirü’l-müminin’ olarak tarif eder. İstilâcılara karşı ne kadar tavizsizse, kendi nefsine de aynı biçimde davrandığı nakledilir. Bir şehre geldiğinde surların dışında, kendi çadırında uyuduğu, kendisine açılan saray kapılarına dönüp bakmadığı anlatılır. Onsekiz yıl boyunca Müslüman birliği için durmaksızın mücadele etmiş; Urfa, Musul ve Halep’te güçlü bir Müslüman devleti kurmuştur. 1097 senesinde başlamış ve giderek şiddetlenip yayılmış olan Haçlı istilâsı, bu şekilde yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. İmâdeddin Zengi Hazretleri, her kuşatma ve muharebede hasımlarına teslim olma hakkı tanımış, sivillere ve teslim olanlara zarar vermeme ilkesine her durumda bağlı kalmıştır. İmâdeddin Zengi Hazretlerinin 1146 senesindeki vefatı üzerine, yerine oğlu Nureddin Mahmud Zengi Hazretleri geçmiştir.