Tasavvuf geleneksel olarak nefsin (yanlış benlik) evrimini yedi mertebe ile çerçeveler. Bu yedi mertebe bir eğitim sisteminde bulunan ve olgun bir insan olarak mezunn olabilmek için geçilmesi gereken sınıflar gibidirler.
Bir arayışçı kendi hallerinin farkında olmalıdır ki talip olduğu bir sonraki mertebeye tutunabilsin. İçsel hallerinin ve eylemlerinin bilincinde ve kendisini eylem halinde seyrederken aşırı derecede samimi olmalıdır. Aynı zamanda her mertebenin, özellikle de içinde bulunduğu tahmin edilen mertebenin ve bir sonraki olmayı umut ettiği mertebenin özelliklerini bilmesi gereklidir.
Her insanın içinde mükemmeliyet için bütün bir potensiyel olduğu gerçeği ile ilgili şüpheye yer yoktur çünkü yüce Allah kendi ilahi sırlarını insanı bilinmeyen alemlerden getirerek, kendisinin esmalarını göstermesi için insanın özüne yerleştirmiştir. Fakat bizler içimizde bulunan mükemmeliyeti dünya ile örtülü et eve kemiğe bürünmeden once unuttuk. Fiziksel varoluşumuz ve onun içinde yaşadığı dünyaya olan bağımlılığı, içimizde saklı bulunan güzellik ve bilgeliği örter ve karanlık içinde bırakır.
Allah, kutsal kitaplarında talimatlar vermiş ve bizlere cehaletten tekrar farkındalığa doğru rehberlik edecek ve talimatları öğretecek peygamberler ve evliyalar göndermiştir. İçimizden uyanabilenler ve içimizde neyin kutsal olduğunu tekrar keşfedebilenler ve mükemmeliyet olan aslımıza ve Yaratıcı’mıza yaklaşmayı dileyenler, şu sözü almışlardır: “Eğer biz Allah’a bir adım atarsak, O bizimle buluşmak için koşacaktır.”